top of page

ÇEÇEN CİHADININ EFSANEVİ KOMUTANI: ŞAMİL BASAYEV

Güncelleme tarihi: 14 Ara 2020

Ahmet ile Ayşe horozların ötüşleri, kuşların cıvıltıları ile yeni bir sabaha uyanmışlardı.


Ayşe ile kendisi banyodaki işlerini sırası ile hallettikten sonra kahvaltı için bahçenin yolunu tuttular.


Havanın güzelliği eşliğinde ailecek kahvaltı yapacaklardı. Kendileri sofradaki aile fertlerine ;


-" Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berakatuh. Sabahı şerifleriniz hayr olsun. " dedikten sonra sofradaki yerlerini almışlardı.


Bizim meraklı Ayşemiz, öylece dalıp gitmişti. Kendisi acaba bugün hangi tarihe gidip ve neler öğreneceklerinin düşünceleri içindeydi.  Annesi ;


-" Ayşe hayırdır ? Daldın, gittin. Neyin var kızım ? " diye sordu.


Ayşe ise düşüncelerinden sıyrılıp, durumun aslını anlatamayacağına göre konuşmasına şöyle başladı.


-"Anneciğim öyle dalıp gitmişim. İyiyim çok şükür. " dedikten sonra gülümsemeye başladı.


Tabii o sıralarda Ahmet kahvaltı yapmak ile meşguldü. Ayşe de başladı kahvaltısını yapmaya. Kahvaltı durumu bittikten sonra ikisi de annelerine yardım ediyorlardı. O sıralarda Ahmet ile Ayşe şunu fark ettiler, anneleri Grup Kardeşlik çağrısından bir parça dinliyordu ve parçada şöyle deniliyordu.


"Temizledin alnımızdan

Zilletin yüz karasını

Muzaffer bir ordu gibi

Gidişin asil ve heybetli

Adanmışlığın ustası

Ey şehid Şamil


Yürür dağlar yürür taşlar

Patlar mermiler bombalar

Çeçenya’nın dağlarında

Şehadetin bayramı var

Sende cihad onuru var

Ey şehid Şamil


Kan ve revan bedeninde

Yine aşkın umudun var

Yere inecek yıldızlar

Öpecekler ak alnından

Savaşçıların önünde

Şehid Şamil var"


Onlarda dinlemeye eşlik etmişlerdi. Ve elbete ki ikiside aynı şeyi düşünüyorladı. Zamanda yolculuk yapıp böyle methedilen Şehit Şamil kimmiş onu öğreneceklerdi ama kendisi hakkında bilgileri olmadığı için Ahmet annesine sordu bu kişiyi.


-" Anneciğim böyle methedilen Şehit Şamil kimdir? "


-" Oğlum kendisi Çeçen Cihadının Efsanevi Komutanlarındandır. Hatta babanız kendisi hakkında çok şey bilir, dilerseniz babanıza gidip bilgi alabilirsiniz. " diye söyledi.


Ahmet ile Ayşe direk babalarının yanına koştular. Babası da o esnada kitap okumakla meşguldü. Ayşe;


-" Babacığım Şehit Şamil kimdir? Nasıl şehit edildi? Ne gibi mücadelelerde bulundu ? "  diye sordu.


-" Çocuklar karşıma oturun bir soluklanın, sizlere anlatayım. "


Ahmet ile Ayşe babalarının dediği gibi karşısına geçip oturdular ve pür dikkat dinlemeye başladılar.


-" Savaş parolasını ' Yaşasın bir daha ölmemek üzere dirilmek!' olarak belirlemiş, ömrünü de hak bildiği davası üzerine yaşamış komutan: Şamil Salmanoviç Basayev…


14 Ocak 1965 Çeçenistan’ın Vedeno köyünde dünyaya gelmiştir. İsmini, kendisinden çok önce Kuzey Kafkasya’da yıllar boyu bağımsızlık mücadelesi için savaşmış Şeyh Şamil’den almıştır.


1987 yılında, Moskova’da mühendislik eğitimine başladı. Öğrencilik hayatını Rusya'da tamamladı. Daha sonra ticaret hayatına atılan Basayev, bir süre Rusya'da ticaretle uğraştı.


Sovyetler Birliğinin dağılma sürecinde başlayan bağımsızlık hareketlerine destek verdi ve Abhazya’da, Ruslara karşı özgürlük mücadelesine girişen kardeşlerinin yanında mücadeleye katıldı. Buradan Karabağ'a geçen Şamil Basayev burada da bir süre Azeriler ile birlikte Ermeni zulmüne karşı savaştı. Çünkü kendisi, masa başında oturmayı kendine yakıştıramayan biriydi.


Dünya, O'nun Adını ilk defa Çeçenistan’da yaşananları dünyaya duyurmak için bir Rus yolcu uçağını kaçırarak, Ankara’ya indirdiğinde duydu. Kaçırıp Ankara Esenboğa havaalanına indirdiği uçağı ve yolcularını, Çeçenistan'a dönmesine izin verilmesi karşılığında serbest bıraktı.


Şamil Basayev'in gerçekleştirdiği bu eylemle, dünya Çeçenya'da yaşanan olaylara odaklanıyor ve Şamil Basayev'de , Çeçen Halkının önderi konumundaki Cahar Dudayev ile birlikte yaşanan olayların merkezinde yer alıyordu. "


-" Vay canına yaptığı plan işe yaramış." demişti Ahmet.


-" Evet oğlum. Daha bitmedi. Devam edeyim sizin için.


Şamil Basayev üstün zekası, tavizsiz tutumu ve güzel ahlakı ile bilinen bir şahsiyetti. Onu tanıyanların bildirdiği üzere, kendisi makam ve şöhrette gözü olmayan ve sadece Allah'ın rızasını arayan örnek bir müslümandı. Dünya müslümanlarının ve Çeçen halkının ona olan eşsiz sevgisi de kendisinin güzel hasletlerinin doğal yansımasıydı.


Çeçen Cihadının başladığı yıllardan beri hayatını İslam davasına adayan Basayev, kendisini geliştirmiş bir şahsiyetti. Sürekli zikir ile meşgul olmasının yanı sıra, Allah’a olan tevekkülü ile de bütün mücahidlere örnek oldu.


İlmi çalışmalara önem verdi. Halkın ekonomik bunalımları başta olmak üzere bütün sıkıntıları ile ilgilenmeye çalıştı. Sık sık dünya müslümanlarına çağrıda bulunarak onlardan destek istedi. bir açıklamasında şöyle demişti Şamil Basayev:


' Müslümanlar hangi ölçüyü benimseyerek ümmetin amaçlarını gözetiyorlar? Nerede Allah en büyüktür diyen insanlar? Bütün mücahidler savaş meydanında eşittirler. Komutanın da bir canı var verilecek, askerin de. Eğer bir komutanın şehadeti bu cihadın devam etmesine engel teşkil edeceğini düşüncemiz olursa , o kişiyi savaşmaya göndermeyebiliriz. Fakat şu bir gerçek ki savaş meydanındaki bütün kardeşlerim birer komutandır. Her biri birbirini sürükleyecek kadar yeteneklidir. Eğer Allah’ın çağrısı ve tehdidi bu insanların kalplerini titretmediyse benim, yani Rabbine karşı son derece zayıf ve aciz olan Şamil’in onlardan bir cevap beklemesi yanlış olur.'


Hafifiyle ağırıyla hepiniz yola koyulun ve Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.'  Ama sonunda görüyoruz ki Allah’ın merhamet ettikleri dışında kimse yerinden kıpırdamadı. Ama eğer Amerika onları tehdit etmiş olsaydı kalpleri korku ile çarpar ve emirleri harfi harfine yerine geitirirlerdi. Şunu açıkça ifade edeyim ki İslam toprağını müdafaa etmek bir zorunluluktur, bir ödevdir."


-" Yaa maşaAllah ne güzel düşünceleri varmış. " Diye ekledi Ayşe.


-" Çok haklısın kızım. Gerçekten de öyle bir insandı. Hatta Abhaz-Gürcü savaşı Şamil Basayev'in Türkleri tanıdığı ilk savaştır. Burada; Efkan Çağlı, Vedat Akar, Zafer Alış, Bahadır Özbağ ve Hanefi Aslan gibi kafkasya kökenli Türkiyeli savaşçılarla tanışmıştı. Şamil Basayev, yıllar sonrada birçok Türkiyeli mücahidle tanışacak hatta ailesini bile Türkiyelilere emanet edecekti.


Bende o zamanlarda yaşasaydım, mücadelelerinde bulunmak ve kendisi ile birlikte güzel başarılara adım atmak isterdim ama nasip olmadı. " diye ekledi babası.


Sonra anlatmaya devam edecekken telefonu çaldığı için ara vermek durumunda kaldı.


Ahmet ve Ayşe merakla babalarını beklemeye başladılar. En nihayetinde babaları telefon konuşmasından sonra geldi.


-" Çocuklar acil bir işim çıktı.  Gitmem gerekiyor. Akşam nasip olursa devam ederiz. " dedi.


Ahmet ve Ayşe de babalarını tamam olur diye onaylamışlardı. Ve babaları dışarı çıkmak için hazırlanmaya gitti. Ayşe abisine dönüp,


-" Abi ya ben Şehit Şamil Basayev'i daha fazla merak etmeye başladım. Baksana babamız anlatmakla bitiremedi. Zamanda yolculuk yapıp onu görmeye gidelim mi ? "  Diye sordu.


Ahmet;


-" Evet bende fazlasıyla merak ettim.  Kendisi ile konuşmak isterim. Hazır fırsat bulmuşken annemizden izin alıp gidelim. " diye cevap verdi.


-"Anneciğim dışarıda hava çok güzel, iznin varsa kardeşim ile dışarıda vakit geçirebilir miyiz? " Diye sordu.


-" Tabiî olur. Fakat birbirinize göz kullak olun olur mu? " Diye karşılık verdi.


Ahmet ile Ayşe izinden ötürü içinde oldukları  sevinç ile ikisi birlikte;


-" Olur olur."  dediler. Ve doğruca bahçeye çıkıp depo yolunu tutular.


Hemen sandığın kapağını açıp merdivenlerde aşağıya doğru inmeye başladılar ve istedikleri yere geldiler. Ayşe kum saatini eline aldı. Ahmet'te tarihi yazıp başlat düğmesine basmasıyla yolculuk başlamıştı.


Makinenin durmasıyla istedikleri yere ulaştıklarını anlamışlardı. Ve Ahmet ile Ayşe tebdili kıyafetlerini giydikten sonra merdivenlerden yukarıya çıkmaya başladılar sandığın kapağını açıp dışarı çıktılar ve kendilerini bir kayalığın yanında buldular.


Etrafa göz kulak olan asker giyimli insanlar vardı. Bizleri gördüklerinde endişelenmişlerdi.


Neden bu kadar endişelendiklerine biran anlam verememiştik. Daha sonra hemen lafa koyuldu Ahmet.


-" Abiler endişelenmeyin bizlerden size zarar gelmez. Bizler Şamil komutanı görmeye geldik. Kendisi ile konuşmak istediğimiz durumlar var. " dedi.


Ordaki askerler şaşırmışlardı. Fakat onlardan zarar gelmeyeceklerini anlamışlardı.


Ve dışarıya Şamil komutan çıktı.


-" Burada neler oluyor. " diye söylendi.


Ahmet ile Ayşe yanına gittiler .


-" Ben Ahmet buda kardeşim Ayşe. Biz gelecek zamandan (2020) geliyoruz.


Sizi babamızın anlatımı ile tanıdık ve çokça merak etik öylelikle gelip sizinle biraz sohpet etmek istedik tabii sizinde izniniz var ise. " diye söyledi Ahmet.


Şamil Basayev ;


-" Çocuklar şaşırdım böyle bir duruma ama madem öyle buraya kadar gelmişsiniz.  Hadi bakalım size bir şeyler anlatayım. " diye söyledi. Ve başladı anlatmaya.


-" 1992 yılında Cahar Dudayev’in emri ile Abhazya’ya gönderilen Çeçen birliklerin komutanı iken, Abhazya’nın Gürcü işgalinden kurtulmasında birinci dereceden etkili olan Kafkas Halkları Konfederasyonu (KHK) birliklerinin komutanlığına getirildim.


Abhazya’nın ardından Çeçenistan’a dönerek burada Afganistan cihadına katılarak, o dönemde eğitilmiş gençlerden müteşekkil bir silahlı güç kurdum. Cahar Dudayev’in Çeçenistan’ın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, muhalefete geçen Rus yanlısı silahlı birliklerin dağıtılmasında etkili oldum.

1994 yılı aralık ayında Ruslar’ın Çeçenistan’ı işgal etmesiyle Çeçen komutanların en önemlilerinden biri haline geldim. Savaş alanındaki üstün zekam ve izzetli duruşum ile ruslara korku salmıştım.


Düzenlediğim bir çok operasyonla Rus devletini boyun eğmeye zorlayan ben, aynı dönemlerde Rus İstihbaratı tarafından arananlar listesinin en başına konulmuştum.


1995 yılı başında, Rus savaş uçakları benim Vedeno’daki evimi bombalayarak ailemden 11 kişiyi şehid ettiler. Ben “Her şeyimi kaybettim ama asla kendimi kaybetmedim” diyerek mücadeleme kaldığım yerden devam ettim. "


-"Yaa bu acıya rağmen halen bildiğiniz doğru yolda ilerlemeniz ne güzel bir şey. " diye ekledi Ayşe.


-" Elhamdülillah çocuklar, bunu nasip eden Rabbimize şükürler olsun. " Dedikten sonra devam etti anlatmaya.


-" Rus güçlerinin sivillere karşı giriştikleri katliamların en üst seviyelere ulaştığı Haziran 1995’te, yaşananları dünya kamuoyuna duyurabilmek için 150 savaşçının Budennovsk kentinde düzenlediği rehin alma eylemini yönettim. Burada yüzlerce kişiyi rehin alan ben ve yanımdaki mücahidler tek bir rehineye dahi zarar vermediler.


Rehinelerin serbest bırakılmasını karşılığında, Rus ordusunun Çeçenistan'dan çekilmesini talep ettim ve isteğimi telefon Rus İçişleri Bakanına da ilettim. Ve öne sürdüğüm şartlar, işgalci Ruslar tarafından reddedildi. Sonrasında bölgeyi kuşatan Rus Ordusuna bağlı Alfa ve Omon birliklerine karşı hastaneyi savunarak, düşmana ağır kayıplar verdirdim.


Ben ve beraberimdeki mücahidlerin mukavemetini kıramayacağını anlayan Rus Yetkililer, benim şartlarımı kabul ettiklerini ilan ettiler. Rusların, rehinelerin hayatını hiçe sayarak hastaneye saldırmaları ve kimyasal silah kullanmak dahil pek çok insanlık dışı yöntemi kullanmaları Uluslararası Kamuoyunda tepkiyle karşılandı.


Rusların bu hareketine karşılık, rehinelere zarar verilmemesini emreden ve rehineleri güvenli bir bölüme alarak, Rus kuvvetlerinin saldırılarından da zarar görmelerini önledim. Peş peşe gelişen olaylar sonucunda, Müslümanların merhametinden etkilenen pek çok Rus, İslam'ı seçti.


Rusların Çeçen topraklarından çekilmeyi kabul etmesi üzerine, hastaneye şehidlerin naaşlarını taşımak için soğuk hava tertibatlı bir kamyon ve birkaç otobüs istedim ve rehineleri Çeçenistan sınırını geçer geçmez ilk yerleşim biriminde serbest bırakacağımı açıkladım.


Budennovsk kentinden rehineler, mücahidler ve anlaşma gereği kafileye dahil edilen Rus Parlementerleri ile birlikte Çeçenistan'a döndü.


Çeçenistan'da coşkulu bir kalabalık tarafından karşılandım ve sınırı geçer geçmez Mücahidlerin kontrolünde, rehineleri serbest bıraktım. Müslüman olan pek çok Rus ise, Rusya'ya dönmeyi reddederek Çeçenistan'da kalmayı tercih etti. Öyle ki, Çeçenya'da kalan Rusların içinden, İşgalci Rus Ordusuna karşı yürütülen cihada iştirak ederek şehadetle şereflenenler dahi oldu.


Bu olay, Ruslara, savaş hukuku anlamında büyük bir ders verirken, diğer yandan dünyaya terörist olarak tanıtılmaya çalışılanların aslında düşmanlarının dahi haklarını gözeten asil birer savaşçı olduklarını belgeleyen bir vesika olarak tarihe geçti. Bu durumun ve Rusların caniliğinin rehinelerce dile getirilmesi ise, Rus Kamuoyunda büyük bir depreme sebep oldu.


1996 yılı Nisan ayında Çeçen Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri Komutanlığı’na getirildim. Ve Rus güçlerini Çeçenistan’dan çekilmeye mecbur eden Cahar-Kale(Grozni) operasyonunu komuta ettim. 1998'de Cahar-Kale’de yapılan, Çeçen-Dağıstan Halkları Kongresi’nde başkan seçildim.


Kongrenin ikinci toplantısında alınan kararla, 1 Ağustos 1999’da kurulan İslam Şûrâsı’nın başkanlığına getirildim. 31 Ağustos 1999 Günü Grozni’de ki basın toplantısında “Bu savaş, Volga’dan Don’a kadar tüm Müslümanlar kurtarılıncaya kadar sürecek. Bütün dünyayı alevler kaplasa da, bu cihada devam edeceğiz. Dünyadaki tüm Müslümanlar uyanıyor. Savaş 20-25 yıl sürebilir. Tüm Rusya savaş alanı olacak. Nihai hedef ise Kudüs’ün Siyonist işgalden kurtarılması.” diye söylemiştim ve bu söylediklerim bütün dünyanın dikkatinin bir anda kendime ve Çeçenistan'a çevrilmesine neden oldu.


Aynı süreçte, Rusların Dağıstan köylerini bombalaması karşısında sessiz kalamazdım. Ben ve Hattab, Ağustos ayı içerisinde , İslam Şurası kararı ile Dağıstan’da bulunan Rus karargahına 2 bin mücahidle baskın düzenledik. Bu baskında yüzlerce rus askeri öldürülürken onlarca helikopter ve zırhlı araç da imha edildi. Bu operasyonu bahane eden Rusya, Çeçenistan'ı tekrar işgal etti.


1999’da Rusya’nın Çeçenistan’ı yeniden işgali üzerine Çeçenistan’a dönerek, doğu cephesi komutanlığı görevimi sürdürmeye başladım. Burada destansı Grozni savunmasını yönettim. Grozni savunmasında 11 bin mücahidin komutanlığını yaptım, 100 binden daha fazla rus askerine uzun süre kan kusturduk. 100 bin askerlik 3 kademeli kuşatmayı mücahidlerin yaramayacağını düşünen rus generalleri ben ve emrimdeki askerlerin kahramanlıkları karşısında adeta şok oldular. Bu kuşatmayı yarmayı başaran ben ve askerlerim Rus askerlerine ağır kayıplar verdirerek dağlık bölgelere çekildik.


-"Ya maşaAllah babam da  sizinle mücadelelere katılıp güzel işlere adım atmak istiyordu ama söylediği gibi nasip olmamıştı. "  Diye eklemişti Ayşe.


-"Böyle düşünmesine sevindim çocuklar katılması nasip olmamışsa da böyle bir niyetinin olması bile güzel. " dedi ve devam etti.


-"Çocuklar o günü yaşayan bir kardeşimiz şunları anlattı;


“Biz Emir Şamil ve Hattab ile birlikte kuşatmayı nasıl yaracağımızı istişare ettikten sonra, dağlara doğru çatışarak çekilme kararı aldık. Bunun bize büyük kayıplara mal olacağını biliyorduk. Fakat Şamil Basayev ve Hattab’ ın üstün zeka ve kabiliyetlerine güveniyorduk. Gruplara ayrılıp dağlara doğru çatışarak çekilmeye başladık. Komutanlarımız Şamil Basayev ve Hattab en öndelerdi.


Bu çatışma sırasında bir çok kardeşimiz şehid düştü. Ancak Ruslar bizden kat kat daha fazla kayıp veriyordu. Çekilme esnasında, bir dağın yamacında boğazlanarak üst üste dizilmiş rus cesetlerini görünce Allahın yardımının bizimle olduğunu anladık. Bu çekilme sırasında Emirimiz Şamil Basayev bir mayın tarlasına en önde girerek kendisini mücahidlere siper etti ve mayına basması sonucu sağ bacağını kaybetti.”


Ve çocuklar benim bu tutumum, Çeçen mücahidlerin davalarındaki samimiyet ve kararlılıklarının bir göstergesi idi. Bu çekilme esnasında sağ bacağımı cennete gönderen ben, uzun süren bir tedavi sonucu tekrar sağlığıma kavuştum. Kopan bacağımın yerine protez takıldı ve ben tam 7 yıl tek bacağım ile Kafkasya dağlarında cihadımı sürdürerek, bir özgürlük mücadelesinin nasıl olması gerektiğini ve bir halkın bağımsızlığı için neleri feda ebebileceğini bütün dünyaya göstermiş oldum. "


Şamil Basayev bunları anlatırken  yorulduğunu hissetmişti. O esnada Ahmet de kum saatine baktı çok az vakitleri kalmıştı. Ahmet, Ayşeyi uyardı ;


-" Gitmemiz gerek. "  dedi.


Şamil komutan ile vedalaştıktan sonra zamanda yolculuğa başladılar ve depoya geldiler. Hemen yukarı çıkıp eve doğru yol aldılar. Eve geldiklerinde babalarının daha gelmediğini fark ettiler.


Annelerinin yanına gidip neler yaptığına baktılar. Anneleri akşam yemeği için hazırlık yapıyordu. Ahmet ile Ayşe de salona geçip babalarını beklediler.


Biraz zaman geçtikten sonra babaları gelmişti. Akşam yemeğini yedikten sonra oturma odasına geçip babalarının karşılarına geçtiler.


- " Hadi bakalım, devam edelim çocuklar. "


-" Hayatı Ruslarla olan mücadelerle geçen Basayev’in ölümü de Ruslar’ın ne kadar korktuklarını gösterir mahiyettedir. 10 Temmuz 2006 tarihine gelindiğinde İnguşetya’da gizlenen Basayev, yine yaptığı bir plan için yolculuğa çıktı.


Bu haber, öncesinden bir muhbir tarafından Rusya’ya bildirmiş ve bunun sonucunda aracına oldukça yüklü miktarda patlayıcı yerleştirilmişti. Araç, seyir halindeyken uzaktan kumanda patlatıldı ve paramparça edildi. Saldırıdan birkaç dakika sonra ise, ağır yaralanan Basayev, hayatını kaybetti.


Ne zaman öleceğimiz önemli değildir. Asıl önemli olan nasıl öleceğimizdir. Bize düşen şerefimizle ölmektir” sözünü sıklıkla tekrarlayan Şamil Basayev, tam da ölümü arzu ettiği gibi, bombalar sonucu vücudu parçalanarak öldürülmüştü.


Basayev’in öldüğüne inanamayan Rus birlikleri, olaydan sonra parçalanmış bedenini hastaneye götürdü ve ölümünün doğrulanmasını istedi. Götürüldüğü hastanede parçalanmış cansız bedenine ağlayarak müdahale etmeye çalışan hemşirenin durumu, taraflı-tarafsız herkesi duygulandırmıştı. "


Ahmet ile Ayşe şaşırarak ne kadar acımasızca bir durum deyip üzülmüşlerdi.


-" Ne yazık ki öyle çocuklar. " deyip son sözlerine şöyle devam etti.


-" Çeçen cihadının efsanevi ismi olan Şamil Basayev’in bir söyleşisinde kullandığı “Nihai hedef Kudüs’tür” cümleleri dalga dalga bütün İslam coğrafyasına yayılmıştı. Hayatını Allah’ın rızası adına cihad için harcayan Basayev, bu uğurda gözünü budaktan sakınmadı.


Gerek hayatı, gerek mücadelesi ve gerekse de şehadeti ile İslam Ümmetine örneklik teşkil eden yiğit Komutan Şamil Basayev, Rus İşgalcileri ve Onların yerli işbirlikçileri bu olay üzerine,basın mensuplarının önüne geçerek sevinç sözcüklerini sıraladılar. Şehid olan bütün kahramanlarımızın ardından, İslami Direniş hareketinin son bulacağını zanneden işgalciler, Şamil Basayev'in şehadeti ile de Çeçenya'daki İslami Direnişin biteceğini ön görerek bu minvalde bir çok söz söylediler.


Oysa biz biliyoruz ki, Küresel Zulüm ve İstikbar çetesi var oldukça, direnen ve İslam'ın sancağını yüceltecek nice Şamiller var olacaktır. Şamil Basayev de kendisinden sonra, bayrağını taşıyacak nesillerin gözünde bir kahraman olarak anımsanacak ve İmam Şamil gibi, Cahar Dudayev gibi özgürlüğe giden yolumuzu aydınlatan birer meşale olacaktır. "


*


🍂Başka bi bölümde görüşmek üzere kalın sağlıcakla 😊


-KAYNAKÇA-









Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page