İLK MÜSLÜMAN SAHABE HEMŞİRE: RUFEYDE BİNTİ SA'D (RADİYALLAHU ANHA)
- UİB üye Ahsen-i Takvim
- 17 Şub 2021
- 4 dakikada okunur
Geçen günkü yağan yağmurda annelerinin ısrarlarına rağmen üzerilerine bir şey almadan dışarı çıkmışlardı Ayşe ile Ahmet. Daha sonra arkadaşlarıyla yaylaya çıkarak akşama kadar onlarla vakit geçirmişlerdi. Dün biraz hafifti lakin şu an artmıştı şikayetleri. Bu yüzden ikisi de hasta olarak yataklarında yatıyorlardı.
-" Anne boğazım çok ağrıyor. "
-" Benimde. Öhü, öhü. "
Anneleri Ahmet ile Ayşe'ye birer sıcacık çorba getirip içmelerine yardım etti.
-" Ah be kızım, ne diye dinlemezsiniz beni ? "
-" Özür dileriz anne. " Dedi Ahmet annesine üzülerek bakarken.
-" Şimdi birer de nane-limon getireyim. Siz dinlenin. "
Ahmet yan tarafında bulunan kitaba elini atıp baktı. Bu bir hanım sahabe kitabıydı. Ayşe merak edip hemen abisinin yanına geldi.
-" Abi senin bildiğin hanım sahabeler var mı ? "
-" Olmaz olur mu Ayşe ? Hz. Hatice (radıyallahu anha), Hz. Ayşe(radıyallahu anha), Hz. Fatıma (radıyallahu anha), Afra Hatun (radıyallahu anha)... " Gibi bir sürü hanım sahabe ismi saymıştı Ayşe'ye. Sonra ikisi birlikte sayfaları kurcalamaya başladı.
-" Aaaa. Demek benim kitabıma bakmaya başlamış benim çocuklarım. "
-" Canım sıkılıyordu ondan baktım anne. " dedi Ahmet.
-" O zaman hadi rastgele bir sahabe hanım seçin onu anlatayım size. Hem canınızın sıkıntısı gider biraz. " Dedi anneleri.
-" Ben seçeceğim. " Diyerek gözlerini kapattı ve önündeki listeden birini seçti Ayşe.
-" Rufeyde Binti Sad (radıyallahu anha). "
-" Çok güzel bir insanı seçtin Ayşe. Hanım sahabelerin hepsi çok güzeldir tabi ki ama benim için Rufeyde Binti Sad daha ayrı. "
-" Neden anne ? "
-" Çünkü kuzularım, bu sahabe hanımımız İslam tarihinde "ilk hemşire" olmasının yanında, ilk seyyar sahra hastanesini kurup hadis, fıkıh, edebiyat ve eğitim konularında aktif olarak çalışmıştır. "
-" Aaa, öyle mi anne ? Bize hayatını da anlatır mısın ? Merak ettim. "
-" Araştırdığım kadarıyla anlatayım size çocuklar.
Doğum tarihini tam olarak bulamasam da, Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında yaşadığını biliyorum.
Rufeyde binti Sad , Hazrec kabilesinin bir kolu olan Beni Eslem'e mensub olan bu hanım sahabi, hicretten önceleri eski ismi Yesrib olan Medine topraklarında yaşadı. Rufeyde binti Sad, İslam ile şereflenmeden önce cahiliye toplumunun genelinin inandığı gibi şirk batağındaydı.Putları ilâh edinmekle kalmayarak falcılık, büyücülük gibi zamanın şifa yollarını da uyguluyordu. Bu bir nevi baba masleğiydi Rufeyde (r.a) için. Babası Sad, Yesrib'de insanları tedavi eden bir hekim, kâhin ve müneccimdi. Babası vefat etmeden önce kızına tüm bildiklerini öğreterek kendisinden sonra kavminin şifacısı olmasını ona vasiyet etti.
Bunun yanında da kız çocuklarının öldürülmemesi için çok savaştı. "
-" Anne peki nasıl müslüman oldu bu sahabe hanım ? "
-" Rufeyde'nin (r.a.) eşi Abdullat putlara tapan ancak bunu çok da mantıklı bulmayan biridir. Hep bir arayış içerisinde olan Abdullat'a Rabbimiz kendisini buldurmak için Mus'ab b. Umeyr'i rast getirir. Mus'ab (r.a), Efendimizin (s.a.s) görevlendirmesi ile Yesrib'e gelerek halka İslam'ı tebliğ etmeye başlar. Bunu haber alan Abdullat, Mus'ab'ı (r.a.) dinler ve orada kalbi hidayete ısınır. Hemen gelip bu haberi eşi Rufeyde (r.a.) ile paylaşır. Rufeyde (r.a.) önce biraz tereddüt eder. Ancak Mus'ab b. Umeyr ile görüşmek istediğini söyler. Aklındaki soru işaretlerini gidermektir niyeti. Ve aralarında şu diyalog geçer:
Rufeyde (r.a.), "Biz, halkın şifa bulması ve belalardan kurtulması için, fidye ve dualarla ilâhlara yaklaşmaya çalışıyoruz" der. Mus'ab (r.a.) ise "Beni yaratan da doğruya ulaştıran da O'dur. Bana yediren ve içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana şifa verir. Beni öldürecek sonra da diriltecek de O'dur" (Şuarâ Suresi, 78-81) ayeti kerimeleri ile cevap verir. Bu güzel cevap üzerine Rufeyde'nin (r.a.) kalbindeki tüm şüpheler kaybolur. Hidayete erdirici Rabbimiz Rufeyde'nin (r.a.) kalbine İslam tohumunu yerleştirir ve eşiyle birlikte islam ile şereflenirler. Eşinin ismi de Lat'ın kulu olan Abdullat yerine Allah'ın kulu olan Abdullah olarak değişir. Bu güzel hadise sonrası İslam bilgili ve tecrübeli bir hemşire kazanmış olur. "
-" Anne bu çok güzel bir şehadet örneği. " Ahmet'in gözleri dolmuştu.
-" Öyle oğlum. Bende ilk okuduğumda çok duygulanmıştım. "
-" Anne peki neler yaptılar müslüman olduktan sonra ? "
-" Rufeyde artık babasından öğrendiği tıp ve tedavi ilmi ile İslam yolunda hizmet etmeye başlar. Birçok savaşta hemşire olarak görev alır. Yaralıları tedavi etmek için tertip ve nizamın olması gerektiğini bilir ve bunun için bir düzen oluşturur. Savaş meydanında kurduğu ve "ilk sahra hastanesi" olarak bilinen hastanede ashabtan kadınları dörderli gruplara ayırır, herkese görev taksimi yapar. Adeta bugün modern tıbbın nöbet usulü gibi bir metod izler. Yaralıların taşınması için sedyeyi tasarlayan ve kullanan ilk kişidir aynı zamanda. Kurduğu hastanede temizliğe nizama çok önem vererek, "Müslümanların muayenehanelerinin de ibadethaneleri gibi temiz olması gerekir" düşüncesi ile hareket eder.
Hayber'in fethinde son derece önemli bir rol oynar. Hanım sahabelere ilk yardım ve sağlık eğitimi verir. Bu güzel hemşireler birliği savaşta son derece önemli işler başarır. Rufeyde (r.a.), çoğu zaman geceleri uyumadan savaş sona erene kadar görevine devam eder. Bu azimli çalışmasının neticesi Efendimiz (s.a.s.) ona "atı ve kılıcı ile cihad eden diğer savaşçılar" gibi savaştan ganimet taksimi yapar ve bu güzel hemşire grubunda üstün başarılı olanları şeref gerdanlığı ile ödüllendirir. Medine'de Efendimizin (s.a.s.) mescidinin yanında bir çadır hastanesi kurar ve burada hastaları tedavi etmeye devam eder. Sadece hasta tedavi etmekle yetinmez ve birçok sahabenin hanımına hemşirelik mesleğini öğretir. Aslında burası için ilk hemşirelik meslek yüksekokulu denilebilir. "
-" Keşke bende ondan hem hemşireliği, hemde dini bilgileri alabilseydim. " Dedi Ayşe üzgün bir halde. Sonra Ahmet devam etti.
-" Eşi yanında olmuştur, oda diğerlerine öğretmiştir. Değil mi anne ? "
-" Maalesef öyle değil gerçek Ahmet.
Rufeyde'nin (r.a.) eşi Abdullah, Bedir savaşından önce müşrikler tarafından şehit edilir. Ruhunu teslim etmeden önce eşine Allah yolunda kendisinden sonra İslam'ın nurunu insanlığa ulaştırması için bütün gücü ile çalışması için söz alır. Bir nevi vasiyettir bu. Ve Rufeyde (r.a.) eşinin bu son istediğini yerine getirir. Ömrünün son demlerine kadar İslam'a hizmetkâr olur. Öyle güzel bir ahlâka bürünür ki kocasının katilini sonradan hidayete ererek Müslüman olduğundan dolayı affetme yüceliğini gösterir.
Ama hemen yüzünüz düşmesin. Rufeyde Binti Sad (radıyallahu anha), İslamın kadına verdiği değeri ve önemi gözler önüne sermesi bakımından çalışma hayatıyla tam bir örnekti. Onuruna her yıl Bahreyn Üniversitesi ile anlaşmalı olarak İngiltere Krallığına bağlı Cerrahi Okulunda Rufeyde Ödülleri verilmektedir. "
-" Ama biz onu hiç duymadık anne. Böyle bir ödülün verildiğini bile ilk kez senden duyuyorum. "
-" Ahmet, sağlık alanında birçok önemli hizmeti bulunsa bile ne yazık ki tarihin tozlu sayfalarında kalarak hak ettiği değeri görememektedir. İsminin çoğu kimse tarafından dahi duyulmadığı bu ensarın güzide sahabi hanımı, Batı menşeli bir hemşire kadar bilinmemektedir. Özellikle bu alanda hizmet yapanlar veya bu mesleği icra etmek isteyenler için bir ekol olması gerekli olan Rufeyde binti Sad (r.a.) bilmek anlatmak ve gelecek nesillere ismini aktarmak hepimizin vazifesidir. Rabbim cümlesinden razı olsun. "
-" Aminn. "
-" Teşekkür ederim anne. "
-" Rica ederim çocuklar. Hadi şimdi dinlenmeye."
*
KAYNAKÇA:
Comments